25 Eylül 2019 Çarşamba

BİLGİ-DUYGU-EYLEM


Herhangi bir amacı gerçekleştirmek, bir hedefe ulaşmak, bir projeyi hayata geçirmek, bir şeyi başarmak için enerjiye ihtiyaç duyarız.
Enerji taslakları hayata geçiren güçtür. Aksi halde taslaklar zihinsel plandan dışarı çıkamazlar. Buna yaratım enerjisi diyorum. Bu nitelikli ve üçlü bir enerjidir. Bilgi-Duygu-Eylem üçlüsü.
En temelde olması gereken bu üçlüdür. Bu üçlü, üzerine binanın yükseleceği zemin gibidir. Üçü bir arada ve en başta mevcut olmalı.
Bu üç enerjiyle diğer araçları üretiriz.
Bu üçlü her türlü araca dönüşebiliyor. Bir başka deyişle kendi emeğimizin ürünü olan her türlü zenginliğin kaynağı bu üçlüdür. Örneğin finansal sermaye de, beşeri sermaye de ve sosyal sermaye de bu üçlüden dönüştürülerek üretilir.
Finansal sermayeyi, yani parayı kazanmak için, para edecek bir bilgimizin, para kazanma isteğimizin ve bunun için harekete geçmiş olmamız gerekir.
Beşeri sermaye edinmek için farz edelim işimizi kolaylaştıracak bir yabancı dil öğreneceğiz veya bir bilim alanında uzmanlaşacağız, yine bu üçlüyü dönüştürürüz.
Hangisini neden seçeceğimiz bilgisi, onu elde etmek için verilecek çabayı motive eden isteğimiz ve onun için verdiğimiz emeğimiz, yani eylemimiz gerekir.
Benzer şekilde sosyal ilişkilerimizi geliştirerek bazı konularda sorunlarımızı çözmek için bir kaldıraç elde etmek istediğimizde de yine bu üçlüyü dönüştürmüş oluruz. 
Biraz daha açalım:
BİLGİ: zihin enerjisi ver!
Bir işin yapılabilmesi için onun ilk adımı zihinde tasarlanmış, niyet edilmiş, hedeflenmiş, amaç edilmiş vs. olması gerekir. Onun ne olacağı ve nasıl olacağının bilgisi oradadır. Otomatik yaptığımız eylemlerimiz bile aslında bu zihinsel tasarıların sık tekrardan dolayı ezberlenmiş ve otomatikleştirilmiş halleridir. İnsanın her eylemi zihinden başlar.
DUYGU: İstek enerjisi ver!
Bir planın başarılı şekilde uygulanmasını sağlayan enerjiyi insanın duygusal bedeni üretir.
Açlık, susuzluk, soğuk, tehdit vs. karşısında harekete geçtiğimizde de, bizi içeride harekete geçiren motivasyon, bir tür duygusal enerjidir. Fakat biz burada zihinsel taslaklarımızı hayata geçirmekten, hedeflerimize ulaşmaktan sorumlu kısma odaklanacağız.
Aklımıza binlerce fikir gelir, bunların bazılarını hayata geçirir, bazılarını geçirmeyiz. İmkân açısından benzer şartlara sahip olduklarını varsayalım. Eşit şansa ve imkanlara sahip oldukları halde hayat geçenler ile geçmeyenleri belirleyen içsel nedenimiz nedir? Bu fikirler arasında hayata geçen, bizde duygusal bir etki yaratandır. Bizi heyecanlandıran, bizde sevinç veya tam tersi öfke uyandıran, yani olumlu ya da olumsuz, duygularımız tarafından desteklenen fikirlerimizi hayat geçirmek için emek veririz.
Bir işin yapılmasını sağlayacak enerjiyi içimizde açığa çıkaran şey, o işin duygusal bedenimizde bulduğu karşılıktır. Duygusal bir karşılığı olan işler için bedenimiz enerjiyi harekete geçirir.
Bir projeyi, bir planı, bir hedefi hayata geçirmek istiyorsak, ona duygusal bir değer yüklemeliyiz. Sadece düşünce enerjisi yetmez, duygu enerjisi de ayırmak gerekir. Çünkü duygu enerjisi, soyut plandan ibaret olan düşünce dünyasındakileri fiziksel dünyaya taşıyacak olan ara basamaktır. Bu ara basamakta yeterli enerjiyi elde eden taslaklar fiziksel dünyaya geçerler. Burada yeterli enerjiyi elde edemeyenler zihinsel planda kalırlar. Olumlu veya olumsuz taslaklar, tepkiler, kavgalar, çatışmalar vs. yeterli duygu enerjisi, mesela yeterli öfke elde edemezse fiziksel plana yansıyamayacaktır.
EYLEM: Fiziksel enerji ver!
BİLGİ aşamasında zihinsel tasarım yaptık, zihin enerjisi verdik, yapacağımız işi zihnimizde taslak olarak yarattık. DUYGU aşamasında o zihinsel tasarımı hayata geçirecek içsel enerjiyi tahsis ettik. Şimdi, EYLEM aşamasında onu fiziksel dünyada ete-kemiğe dönüştürecek fiziksel form enerjisini vermeliyiz. Bu da eylemimizdir.
Eylemlerimiz, düşüncelerimize ve duygularımıza fiziksel dünyada varlık kazandırır. Şayet harekete geçmez ve yeterli eylemi, doğru sırada ve doğru zamanda yapmaz isek, taslaklarımız, fikirlerimiz, zihinsel istek ve projelerimiz sadece zihinde kalır, hiç dışarı çıkmazlar ve boş kuruntulara dönüşürler. Boş kuruntular ise bizi hayattan uzaklaştırır, ayaklarımızı yerden keser, bizi perişan eder. Bunlar zihnin çöpleridir. Çöpleri uygun şekilde atmalı/dönüştürmeliyiz.
YARIM KALAN TASLAKLARI saklama AT.
Zihnimizden başlayan tasarım, duygusal bedenimizde yeterli karşılığı bulmalıdır. Aksi halde onu hayata geçirmeden, belki başlamadan, belki de başladıktan sonra yarım bırakarak ondan vazgeçeriz. O zaman yarım düşünceler, yarım fikirler veya yarım işler mahzeninde tamamlamayı beklerken tozlanan, paslanan, çürüyenler arasına katılır.
Bu çürüyen çöpleri atmalıyız ayrıca. Zihnimizden de, duygularımızdan da, evimiz ve iş mekânlarımızdan da atmalıyız. Atmazsak her üç planda da çöplük oluştururlar. Zihnimizde bu tür yarım taslakların çöplüğü içinde hareket etmemiz zor olur. Tıpkı fizik dünyada olduğu gibi, evimizde etrafta bu tür ne kadar yarım iş varsa ayakaltında, onlar bizim dünyamızda çöplük oluştururlar. Zihin ve duygusal bedenimizde de tıpkı böyledir.
Yarım işleri at!
Onları hayata geçiremiyorsan, derhal at!
Hiç düşünmeden at!
Onları at ki, yeni fikirler için yer açılsın, yeni taslaklar için enerji serbest kalsın. Zihnindekileri at ki onlara bağladığın zihinsel enerjin serbest kalsın. Duygularındakileri at ki, onlara bağladığın duygusal enerjin serbest kalsın. Fizik dünyandaki yarım taslakları ya makul sürede tamamla ya da at ki, fizik kaynakların serbest kalsın.
Serbest kalan enerjinle tekrar yaratmaya başla! BİLGİ-DUYGU-EYLEM

(dr.nua ÇİFTÇİNİN BİLGELİĞİ Kitabından)